Atilla Dorsay
SİYAD’dan bahsetmek için önce Sinematek’ten bahsetmek lazım.
İstanbul’da 1960’ların ikinci yarısında, Türk Sinematek Derneği’nin kurulup başında sevgili Onat Kutlar olduğu halde etkin biçimde çalışması, sinemacılığımızda sanatsal filmlere karşı oluşan büyük ilgi ve bunun dolaylı olarak Türk sinemasını da etkilemesi açısından çok önemliydi.
Düşünün ki, tümüyle Hollywood egemenliği altındaki bir sinemacılıkta, birden Avrupa ve Asya filmleri de görülmeye başlanıyor. Sinemalarımızda ilk kez bir Bergman, bir Antonioni, bir Fellini, bir Bunuel filmi izleniyor. İtalya’dan İspanya’ya, Danimarka’dan İsveç’e, Meksika’dan Japonya’ya çok farklı sinemalara gelen filmler izleniyor; üzerlerinde tartışılıyor. Kısa film yarışmaları yapılıyor, ilk Hisar kısa film ödülleri ortaya çıkıyor. Dergiler birbirini izliyor. Sinematek’in yayın organı olan Yeni Sinema ve ardından gelen Film dergilerine, 70‘lerin başlarında Genç Sinema, Ulusal Sinema, Yedinci Sanat gibi başkaları ekleniyor. Her biri kendine özgü bir sinema politikası, sinema sanatına farklı bakışları olan önemli dergiler…
Nijat Özön’den Semih Tuğrul’a, Agah Özgüç’ten Kami Suveren’e, Giovanni Scognamillo’dan Rekin Teksoy’a, Onat Kutlar’dan Sungu Çapan’a, Mahmut Tali Öngören’den Alim Şerif Onaran’a, Jak Şalom’dan Tanju Akerson’a, Çetin Özkırım’dan Erman Şener’e, Turan Aksoy’tan Turhan Gürkan’a, Tuncan Okan’dan Yavuzer Çetinkaya’ya, Nezih Coş’tan Engin Ayça’ya, Ali Gevgilili’den Sezer Tansuğ’a, Üstün Barışta’dan Oğuz Makal’a, Ersin Pertan’dan Erden Kıral’a, Altan Yalçın’dan Artun Yeres’e, önemli bir bölümü artık aramızda olmayan değişik kuşaklardan sinema yazarları…
Basında sinemanın, üstelik sanatsal bir çerçeveden hatırı sayılır bir yer bulduğu bu dönemde, Sinematek Derneği de Yeni Sinema dergisi platformunda ilk kez eleştirmenleri biraraya toplayarak ‘yılın filmleri’ni seçtirdi. 1967 yılında yapılan bu ilk seçime sadece bir avuç sinema yazarı katılmıştı. Bu çaba sonraları da sürdü. Birkaç yıl yine Sinematek ve Yeni Sinema çatısı altında… Sonra, Yeni Sinema kapandı, Sinematek eski gücünü yitirdi. Ama sinema yazarları, kah benim, kah başka arkadaşlarımın itmesiyle yine mevsim sonunda (yani genelde Haziran, kimi zaman Temmuz aylarında) biraraya gelerek yılın filmlerini seçti. Bu seçimler, sinemanın ve ülkemizdeki sinemacılığın tarihine ilgi duyanlar için şüphe yok ki paha biçilmez bir kaynak oluşturuyor: hangi filmler ithal edilip gösterilmiş, hangileri eleştirmenlerin gözdesi olabilmiş, sinemamızda hangi atılımlar yapılmış, hangi filmler öne çıkabilmiş… Hep düşünüp söylediğim gibi, sinema sanatına gündelik, gelgeç ve sanat-dışı kaygılar yerine olabildiğince nesnel ve temelde sanatsal bir yaklaşım getiren bu tür seçimler, her zaman ve her ülkede önemli sayılmışlar ve geleneksel hale gelmişlerdir. O yılların her şeye karşın pek örgütlü olmayan, siyasal açıdan karışık hatta sisli ve bulanık ortamında, bu seçimleri hemen hemen aksamadan yürütmek ve ortaya hatırı sayılır belgeler koymak, Türk sinema yazarlarının bir başarısıdır.
Sinema yazarlarının seçimleri giderek artan bir ilgi görmeyi sürdürünce ve ülkemizdeki karışık siyasal-toplumsal ortam içinde eleştirinin ve eleştirmenlerin sesinin duyulması bizce önem kazanınca, örgütlenmeyi düşündük. Kendi adıma, örgüt işlerini hiç sevmem; bürokrasinin her türünden, yasal formalitelerden, kapı kapı dolaşıp alınan izinlerden, yazışma ve çizişmelerden hiç hazzetmem. Ama iş başa düşünce, giriştik ve derneği kurduk. Adı Sinema Yazarları Derneği, kısa haliyle SİYAD… Yıl 1977 idi. Basında gündelik gazetelerin dışında, SES’ten Saklambaç’a çeşitli daha ‘hafif’ sinema dergileri de vardı. Ve onların da birçok yazarı, muhabiri… Ben her zamanki Mevlana’vari tavrımla “kim olursan ol, gel” ilkesini uyguladım ve o arkadaşları da derneğe aldık. Bugün bakıyorum da, kimler, kimler yokmuş!…
Elbette hiç paramız olmadığından, bir yerimiz de yoktu. Ama o aralar, Umut Sanat’ın başındaki dostlarımız, sahipleri olan Seher ve Üstün Karabol, bürolarını bize açtılar. Onlara gerçek bir teşekkür borçluyuz. Yönetim kurulu olarak toplantılarımızı orada yapmaya başladık.
Sonraları yılın en iyileri seçtiğimiz yerli ve yabancı filmlere ilk kez bir gece organizasyonuyla ödül verme fikrini geliştirdik. O zamanlar bir ölçüde hâlâ geçerli olan “mevsim” (ya da sinemacı deyimiyle, sezon) ilkesine bağlı kalarak, mevsim sonunda seçtiğimiz filmleri yaz başında (genelde Haziran ayında) yaptığımız bir törenle vermeyi amaçladık. İlk ödül törenimiz Emek sinemasında yapıldı. Yıl 1978’di. Hayli ilgi de gördü. Sahneye çıkıp ödüllerini alanlar arasında Türkan Şoray, Kemal Sunal, Zeki Ökten, Tunç Okan gibi değerli isimler vardı.
Ertesi yıl, mevsimden yararlanarak bunu daha büyük bir organizasyonla Açık Hava tiyatrosuna taşıdık. Tiyatroyu ücretsiz almıştık, organizasyonumuz ise son derece mütevazı ve amatör işiydi. Ama o yılların böyle şeylere aç atmosferinin de katkısıyla, koca tiyatro hemen tümüyle doldu. Ve sahnede ödül alan Tarık Akan, Melike Demirağ, Zeki Ökten, İzzet Akay, Zülfü Livaneli gibi adların (hepsi de “Sürü”nün sanatçılarıydı) bir araya gelmeleri bizi çok mutlu etti. Ödüllerin hemen tümünü o zamanlar genel sekreterimiz olan, SİYAD’a çok emeği geçmiş merhum dostum Kami Suveren sunmuştu.
Çabalarımız sürdü. Kami Suveren’in yanısıra bana bu çabalarda çok yardımı dokunan bir başka adı, aslında ekonomi uzmanı olup merakından bu işlere bulaşmış Münir Emre (Gökmen) arkadaşımı da anmalıyım. O yıllarda birlikte çalıştığımız arkadaşlarımı anmak için, ilk genel kurulumuzla ilgili çıkan şu küçük haberi burada vereyim:
SİYAD 1. Olağan Genel Kurulu 12 Ağustos 1979 tarihinde yapıldı. Atilla Dorsay yeniden başkanlığa seçildi. Yönetim Kurulu, Kami Suveren (Genel Sekreter), Turan Aksoy (İkinci Başkan), Turhan Gürkan ve Münir Emre’den oluştu.
Yönetim Kurulu Yedek Üyeleri: Fehmi Ketenci, Atılay Gülen, Sedat Dizici, Ahmet Sezerel, Ali Rıza Türker.
Denetleme Kurulu: Deniz Türkali, Agah Özgüç, Muammer Tuncer
Denetleme Kurulu Yedek Üyeler: Engin Ayça, Nezih Coş, Kutlu Ertunç
1980 yılında yine Emek sinemasında yaptığımız törenin ise çok özel bir anısı var. Çünkü o yıl, geçmişte sinema yazınına katkıda bulunmuş birçok ismi bir arada sahneye çıkararak birer onur ödülü vermiş ve bu öncüleri saygıyla selamlamıştık. Kimileri kendi alanlarında zaten ünlü ve başarılı olan bu isimler şunlardı: yönetmen Halit Refiğ, yazarlardan Oktay Akbal, merhum Burhan Arpad ve Salah Birsel, Hüsamettin Bozok, Tarık Dursun K… Sinema yazarlarından artık yaşamayanlar: Vehbi Belgil, Tuncan Okan, Prof. Alim Şerif Onaran, Rekin Teksoy ve Şakir Eczacıbaşı.
Ne var ki, hem derneğimizin etkinlikleri, hem de ödül gecelerimiz bu ilk deneyimlerden sonra tam rayına oturacakken, 12 Eylül 1980 darbesi geldi ve tüm derneklerle birlikte SİYAD da kapatıldı. Bu, uzun süren bir ayrılığın ve bizim etkinliklerimizin bitkisel hayata girmesinin de başlangıcı olacaktı. Asıl amacı her türlü dernekleşmeyi, demek ki sivil toplum örgütlerini etkisiz hale getirmek olan bu uygulama, gerçi 80’lerin sonları ve 90’ların başlarında yumuşar gibi olmuştu. Ama biz, derneği yeniden kurmak ve bir çatı altında toplanmak için daha uzun zaman gereken güç ve enerjiyi bulamadık. Dernek kurmak öylesine zorlaştırılmıştı ki…
Ancak sonunda koşullar bizi zorladı ve 1993 yılının Mayıs ayında bir araya gelerek derneği yeniden kurduk. Eskilerin çoğu yoktu: ya bu dünyadan, ya da bu meslekten çekip gitmişler, başka yollara sapmışlardı. Ama yerlerine yenileri gelmişti ve gelecekti. İlk yönetim kurulumuz şöyleydi: Atilla Dorsay, Agah Özgüç, Vecdi Sayar, Necati Sönmez, Turgut Yasalar, Saim Yavuz, Kami Suveren. İlk toplantıda beni başkan, Saim Yavuz’u ise genel sekreter seçtiler.
Yine yaz başında (Haziran ayında) filmlerimizi ve sanatçılarımızı seçiyor ve Türk sinemasında ödül verdiklerimizi bir sinema salonunda, ya bir seans öncesinde, ya da bir seansın süresini bize ayırdıkları zaman daha rahat biçimde toplayarak, ödüllerini sunuyorduk. Bu mütevazi törenleri örneğin Beyoğlu, Alkazar, Lale veya Fitaş gibi sinemalarda gerçekleştirdiğimizi hatırlıyorum. İlgi de görüyorlardı; özellikle basından ve giderek ortaya çıkan magazin basını cephesinden bize sürekli telkinler gelmeye başladı: niye ödüllerinizi daha iyi organize etmiyorsunuz, güzel bir gece düzenlemiyorsunuz diye…
Sonuçta SİYAD ödüllerini bir gece biçiminde düzenlemeye karar verdik. Bunun için başlıca koşul, tüm dünyada olduğu gibi bu ödülleri yılın sonunda vermek ve yeni yıl başlarında da geceyi yapmaktı: Oscar’dan Altın Küre’ye, Cesar’dan BAFTA’ya tüm ödüllerde olduğu gibi…Onun için, 1999 yılının Ocak ayında biraraya geldik, adaylarımızı seçtik. Ve 14 Ocak gecesi Emek sinemasında, yeni dönemdeki ilk gecemizi düzenledik.
Atilla Dorsay
Ocak 2008